Bilim insanları, Kuzey Denizi’nde parçalanmaya bırakılan çürüyen petrol ve gaz boru çizgilerinin “radyoaktif kurşun” ve “polonyum-210” üzere büyük ölçüde zehirli atyığı denize salabileceği konusunda uyarıyor. Son derece zehirli bir element olan cıva, petrol ve gazda doğal olarak bulunur. Boru çizgilerinin iç kısmına yapışır ve vakitle birikerek boru çizgisi çürüyüp parçalandığında denize salınır.
Cıva hakkındaki milletlerarası Minamata mukavelesi, yunuslarda, balinalarda ve foklarda yüksek cıva düzeylerinin “üreme başarısızlığına, davranış değişikliklerine ve hatta ölüme” yol açabileceğini belirtiyor.
Deniz kuşları, ton balığı ve kılıç balığı üzere büyük yırtıcı balıklar da toksinlere karşı bilhassa savunmasız.
Cıva kirliliği konusunda alarma geçen Graz Üniversitesi Analitik Kimya Enstitüsü’nden araştırmacı Lhiam Paton, “Denizdeki cıva düzeylerindeki küçük bir artışın bile, besin ağının zirvesindeki hayvanlar üzerinde dramatik bir tesiri olacaktır” dedi.
DENİZDEKİ METAL ÖLÇÜSÜ YÜZDE 160 ARTACAK
Kuzey Denizi’nde yaklaşık 27 bin kilometre gaz boru çizgisi bulunuyor ve bilim insanları, denizdeki metal ölçüsünün yüzde 3’ten yüzde 160’a kadar artabileceğini iddia ediyor.
Avustralya üzere kimi ülkelerde, petrol kuyusu çalışmayı durdurduğunda şirketlerin kalıntıları kaldırması gerekiyor. Ancak Kuzey Denizi’nde şirketlerin boruları çürümeye terk etmesine müsaade veriliyor.
Bilim insanlarını endişelendiren tek husus civa değil. Avustralya Nükleer Bilim ve Teknoloji Örgütü’nden Dr. Tom Cresswell de deniz tabanının altındaki kimi petrol ve gaz rezervuarlarında bulunan doğal olarak oluşan radyoaktif unsurların tesirlerini araştırıyor.
Çözünmüş radyum üzere doğal radyonüklidler, petrol ve gaz sıvılarıyla ekstrakte edilebilir ve potansiyel olarak deniz altı boru sınırlarında tortu olarak birikebilir.