Pişman Olacağınız Mesajı Göndermeden Önce Yapmanız Gereken 3 Şey

İçinizdeki Öfkeyi Yönetmenin Güçlü Yolları: Mola Verme, Perspektifi Genişletme ve Mesaj Taslağı Kaydetme

Birçok kişi, ani öfke anlarında karşı tarafa kırıcı bir mesaj göndermenin farkında olmadan adım atar. Bu davranış anlık yoğunluğu artırırken, uzun vadeli ilişkileri zedeler. Bu nedenle, duygusal dalgalanmaları kontrol altına almak ve iletişimi bilinçli bir şekilde yönlendirmek hayati önem taşır. Aşağıda, hem kişisel gelişim hem de ilişkisel sağlığı güçlendirecek stratejileri bulacaksınız. Bu stratejiler, zihin-beden bağlantısını anlama, dışarıdan bakış açısını benimseme ve kullanışlı mesaj taslakları oluşturma üzerinden ilerler.

1. MOLA VERİN

Kızgın, kırgın veya duygusal bir mesaj atmadan önce adım atmak ve durumu sakinleştirmek, duygusal tepkilerin hızla devreye girmesini engeller. Beyindeki prefrontal korteks, stres altında işlevini zorlaştırır; bu yüzden refleksif tepkiler kaçınılmaz hale gelebilir. Uzmanların önerdiği mola, zihinsel açıklık için kritik bir adımdır. Aşağıdaki detaylı teknikler, bu süreci güvenli ve etkili kılar:

  • Derin nefes alın: Dörde kadar sayın, nefesi dört saniye tutun ve altıya kadar sayarak verin. Uzun nefes, karnı rahatlatır ve vücudu savaş veya kaç modundan çıkarır.
  • Bedeninizi tarayın: Çenenin sıkılıp sıkılmadığını, omuzların gerginliğini ve kalp atışının hızını hissedin. Duyguları adlandırın: “Bu öfke.” Bu adlandırma, gücün bir kısmını azaltır.
  • Kendinizi sabitleyin: Masaya, sandalyeye veya yere dokunarak gerçek dünya temasını hatırlayın; bu, beynin tehdit seviyesini düşürür.

2. OLAYA DIŞARIDAN BAKMAYA ÇALIŞIN

Beden sakinleştiğinde, olayın tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirilmesi, duygusal yoğunluğu azaltır ve durumu anlamlandırmayı kolaylaştırır. Bu, üçüncü kişi bakış açısı olarak adlandırılır ve şu adımlarla uygulanabilir:

  • Kendinizi bir arkadaşınızın yerine koyun: O mesajı size gösterseydi, “Göndermek isteğecek miydiniz?” sorusunu kendinize sorun.
  • Durumu tarafsız bir dille anlatın: “Arkadaşım aramayı kaçırdı, ya meşguldu ya da unuttu.” gibi ifadeler, duyguları azaltır ve netliği artırır.
  • Uzun vadeyi düşünün: Şu an göndereceğiniz mesaj, bir saat sonra ya da bir gün sonra ilişkinizi nasıl etkiler?

3. MESAJI TASLAKLARA KAYDETMEK

Yazmak, duyguları bastırmak değildir; duyguları zararsız biçimde dışa vurmanın yapılandırılmış bir yoludur. Dürtüsellik yükseldiğinde kısa bir mola, karar kalitesini iyileştirir. Bu süreç için uygulanabilir adımlar:

  • İçinizden geldiği gibi yazın: Duygularınızı ifadeyle yazın fakat göndermeyin. Dürüstlük ve samimiyeti koruyun.
  • Taslak olarak kaydedin: Mesajı gözünüzün önünden kaldırın; bu adım, gönderme dürtüsünü azaltır.
  • Bir süre sonra tekrar okuyun: Genellikle “çok önemli” görünen sözler, bir saat sonra gereksiz veya abartılı görünebilir. Bu fark, kararınızı netleştirir.

Bu stratejiler yalnızca ani öfkeyi kontrol etmekle kalmaz; aynı zamanda iletişim becerilerini güçlendirir ve ilişkilerin güvenli bir zeminde sürdürülmesini sağlar. Duygusal kriz anlarında dahi etik ve saygılı iletişimi sürdürmek için bu adımları günlük rutininizin bir parçası haline getirebilirsiniz. Unutmayın ki, düşünceli bir yaklaşım, hem kişisel sınırları hem de karşı tarafın ihtiyaçlarını gözetir ve uzun vadeli güveni pekiştirir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın