Kişiye Özel Kanser Tedavisinde İlk Tanı Kiti Teknopark İstanbul’da Geliştirildi

ilk tani kiti teknopark istanbulda gelistirildi
ilk tani kiti teknopark istanbulda gelistirildi

Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation’da faaliyet gösteren Gene-IST, kanser hastalarının hangi olası tedavilere, hangi ilaç dozlarında yanıt vereceğini belirleyen gerçek zamanlı bir ‘tanı kiti’ üretti. Global rakibi bulunmayan “Prognostik Kanser PD-L1 Gerçek Zamanlı PCR kiti”, dünya genelindeki her PCR cihazında kullanılabiliyor.

Geliştirilen kit sayesinde olası mutasyonlar ve tedavi yöntemleri saptanabildiğinden kanserin seyrinin öngörülebiliyor. Kit ayrıca düşük maliyeti ile kolayca ulaşılabiliyor.

Yeni ve gelişmiş teknolojik çalışmaların hız kesmeden sürdürüldüğü Teknopark İstanbul’da bir ilke daha imza atıldı. Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation’da çalışmalarını yürüten Gene-IST tarafından projeler sonucunda dünyada üretilen ilk ve tek ürün olma özelliğini taşıyan ‘Prognostik Kanser PD-L1 Gerçek Zamanlı PCR Kiti’ kanser hastalarının hangi olası tedavilere, hangi ilaç dozlarında yanıt vereceğini tespit ediyor.

2018 yılında Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation’da kurulan Gene-IST, moleküler genetik ve farmakoloji alanlarında Ar-Ge, biyoteknoloji, eğitim ve danışmanlık, kit üretimi, ithalat ve ihracat hizmetleri veriyor. Şirket tarafından geliştirilen, Farmakogenetik test kitleri kanserli dokularda ilaç yanıtını değiştiren ve sağ kalımı etkileyen genetik faktörleri belirleyen, kişiye özel akılcı ilaç tedavilerinin uygulanmasına imkân sağlıyor. Tanı-tedavi yanıtı kitleri ile kişisel genetik farklılıklar nedeniyle oluşabilecek toksik etkiler belirleniyor. Böylece, bireyselleştirilmiş daha etkili tedavilerin uygulanması sağlanabiliyor. Gereksiz ilaç kullanımı ve istenmeyen yan etkiler nedeniyle oluşan maliyetler de büyük ölçüde önlenebiliyor.

Kanserin Seyri Öngörülebiliyor

‘Kanserin Seyri ile Hastalar Arasında Tedaviye Yanıt Farklılıklarının Moleküler Nedenlerinin Araştırılması ve Buna Yönelik Tanı Kiti Geliştirilmesi’ projesi kapsamında diyagnostik (tanı tedavisi) üretilen gerçek zamanlı PCR kiti sayesinde olası mutasyonlar ve tedavi yöntemleri saptanabildiğinden kanserin seyrinin öngörülebiliyor ve kişiye özel tedavi yöntemleri geliştiriliyor. Kit ayrıca çok kısa sürede güvenilir sonuçlar verirken düşük maliyeti ile kolayca ulaşılabiliyor. Hasta için olası tedavi yöntemini belirleyebilen kit ilaç dozlarının hastaya özel ayarlanabilmesini sağlarken hastaların hedefe yönelik ilaçlarla etkili tedavi edilmesini de mümkün kılıyor. Kit ayrıca tümöral doku DNA’sındaki ilaç direncini tespit edebiliyor, ilaç toksisitesine neden olabilecek gen farklıklarını belirleyebiliyor ve dünya genelinde markası fark etmeksizin her PCR cihazında kullanılabiliyor.

Gene-IST’in kurucularından Prof. Dr. Belgin Süsleyici: “Ürettiğimiz kit, milli ve yerli. Hem ulusal hem de uluslararası pazarda immün checkpoint inhibitörlerin hedef moleküllerinden PD-L1 geninin kişiye özel varyasyonlarını tespit eden ilk ve tek ürün olması nedeniyle yerli ve yabancı piyasalarda rakibimiz yok. Halihazırda kanser genetiği ile ilgili hizmet veren çok sayıda tıbbi tahlil laboratuvarları, kanserli doku ve hücrelerin tiplendirilmesi ile kısmen de kansere bireysel yatkınlığın tespiti amacıyla testler yapıyor. Ama bu çalışmalar kanserin seyrine dair bilgi vermiyor. İmmün checkpoint inhibitörleri; son 10 yıl içinde geliştirildi ve halen patent koruması altında oldukları için muadilleri bulunmayan, son derece pahalı ilaçlar.”diyor.

Süsleyici, yeni nesil kemoterapi ve immünoterapi ilaçlarıyla birlikte bazı ilerlemeler sağlandığını ancak tedaviye verilen yanıtların hâlâ yeterli düzeyde olmadığını da belirterek “Kanser seyrini tümörün genetik özellikleri belirliyor. Tümör dokusunda bulunabilecek bazı mutasyonlar nedeniyle hastanın kanser ilaçlarına yanıtı tam olmayabiliyor. Bu mutasyonlar, ilacın etkisini gösterememesine, gereksiz zaman ve para kaybına neden oluyor. Öte yandan, ilaçların toksik etkileri ve ilaç direncine bağlı olarak tedavi etkinliğinin yeterli seviyede olmaması da karşılaşılan diğer sorunlar arasında” diyor.

Fransa-Lorraine Üniversitesi Kanser Enstitüsü, Hollanda-Erasmus Üniversitesi Tıbbi Merkezi, İtalya- Roma Üniversitesi‘La Sapienza’ Klinik Biyokimya Ünitesi ile iş birlikleri olan şirket farklı kliniklere ait yeni farmakogenetik biyobelirteçlerin belirlenmesi, metabolomik alanında yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanması, kanser tedavisinde kullanılabilecek kişiye özel etkili ilaç tedavilerinde rol alan genlerin belirlenmesi kapsamındaki projeler yürütüyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*